22 Mart 2009 Pazar

etme...

duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun, etme.
başka bir yar, başka bir dosta meylediyorsun, etme.

ey ay, felek harab olmuş, ziyan olmuş senin için
bizi öyle harab, öyle ziyan ediyorsun, etme.

ey, makamı var ve yokun üstünde olan
sen varlık sahasını terk ediyorsun, etme.

sen yüz çevirecek olsan, ay kapkara olur gamdan
sen ayın da evini yıkmayı kastediyorsun, etme.

Şekerliğinin içinde zehir olsa dokunmaz bize
sen zehri şeker, şekeri zehrediyorsun, etme.

harama bulaşan gözüm, güzelliğinin hırsızı
ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun, etme!

aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer,
aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun? etme!

İsyan et ey arkadaşım, söz söyleyecek an değil
aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun, etme.

mevlana

newroz serhıldane!


16 Mart 2009 Pazartesi

16 mart'ı unutma, unutturma!




ne halepçe ne beyazıt meydanı unutulur ! "sabahın bir sahibi var/sorarlar bir gün sorarlar"

bir ölü yatıyor
on dokuz yaşında bir delikanlı
gündüzleri güneşte
geceleri yıldızların altında istanbul'da,
beyazıt meydanı'nda.

bir ölü yatıyor
ders kitabı bir elinde
bir elinde başlamadan biten rüyası
bin dokuz yüz altmış yılı nisanında istanbul'da,
beyazıt meydanı'nda.


bir ölü yatıyor
vurdular
kurşun yarası
kızıl karanfil gibi açmış alnında
istanbul'da, beyazıt meydanı'nda.


bir ölü yatacak
toprağa şıp şıp damlayacak kanı
silâhlı milletimin hürriyet türküleriyle gelip
zaptedene kadar
büyük meydanı.

nazım hikmet


14 Mart 2009 Cumartesi

Kimi istersen onu seç, ama önce kendini seç. Kendin için yaşa, Kendin için sev, kendin için aşık ol. Kendini beğen ve kendini dinle her zaman. Ancak o zaman bulabilirsin mutluluğun formülünü. Düşün ki çok seviyorsun dans etmeyi. Ruhunu doyuruyorsun ve hayatının vazgeçilmezleri arasında. Öyleyse dans et, durma. Kimsenin seni engellemesine izin verme. Sırf başkaları mutlu olacak diye oturma sandalyeye. Kalk ve ilerle pistin ortasına. Sonra yorulana dek dans et."Ne derler"diye düşünme. Bırak konuşsunlar. Sen mutlu olacaksın ya gerisinin önemi yok! Kendini yollara mı vurmak istiyorsun, bin ilk otobüse. Nereye gittiğine bile bakma. Çık yola. Bir haber ver yeter. Nereye gittiğini soranlara "kendime gidiyorum"de. Kes dünyayla iletişimini, n'olur? Bir mola yerinde pilav üstü kuru yerken alacağın tadı düşün. Kayboluşlar insana kendini buldurur bazen. Geride kalanları unutma elbette ama onlar da beklemeyi bilsinler.Çok mu beğendin vitrindeki giysiyi, al o zaman. Çok mini, çok frapan çok renkli, çok sakil mi diyecekler bırak desinler. Sen kendine yakıştırıyorsun ya, bu yeter. "Bu da nereden çıktı diyenlere "kendim için, kendime aldım" deyiver gitsin. başla şarkı söylemeye. Bağıra, çağıra söyle hem de. Sen eğleniyorsun ya .. Kendi besteni kendin yap. Kendi sözünü kendin yaz, söyle. "Bu şarkı da nereden çıktı " diyenlere "kendime yazdım"de. "Kendim için söylüyorum"de.. Ne yaparsan, kendin için yap, kendini eğlendir önce. Sen mutlu ol ki; senin mutluluğun başkalarını da mutlu etsin. Mutsuzken kimseyi mutlu edemezsin, unutma! Ve sakın herkesi birden mutlu etmeye çalışma. Çünkü olmazlar.
SEN MUTLUYSAN BU HERKESE YETER

12 Mart 2009 Perşembe

8 Mart 2009 Pazar

"NAMUSUMU KAYBETTİM,BULMAYACAĞIM"

uzun zamandır bulunduğum en coşkulu mitingti bugünkü 8 mart mitingi. kadın olmak evet çok zor ama çok da güzel...foto ve ayrıntılar daha sonra ;)

7 Mart 2009 Cumartesi

2 ve 3.keskin & zana




bu topraklarda kadın olmanın, muhalif olmanın bedelini en fazla ödeyen kadınlardan ikisi. onları anmadan geçemezdim: leyla zana ve eren keskin. hep birlikte daha özgür 8 martlarımız olsun.




6 Mart 2009 Cuma

tam da olması gerektiği gibi, sanatı, işi, üreticiliği, duyarlılığı ile kadın olarak toplumun içinde, önünde.

1. şevval sam

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalGaleriHaber&Date=21.01.2009&ArticleID=917838&PAGE=1

hele bir yukarıdaki linke bakın, üzerine bir şey yazmaya gerek kalmayacak zaten. "uluslararası hrant dink vakfı" yararına çıktığı sahnede 3 saatten fazla kalan, bizi mest eden (göz, kulak, yürek bağlamında), tek başına, neredeyse bir bgst konseri kadar zengin içeriği, rengi ile leziz bir gece yaşatan kadın o. beyaz elbisesi ile prenses gibiydi. 

küfür demişken..

gökhan özgün bahsetmişti geçenlerde küfürden. işte tam da burada:

"Bir araştırma, çaresizliğin kadında ağlama, erkekte küfür olarak tezahür ettiğini söylüyor. Beni bir kez ağlatan o çaresizlik, sonra ağır küfre dönüşüyor emin olun. Bundan da gocunmuyorum. Utanmıyorum.
İnsanla ilgili ‘en temel, en hayâsız çaresizliklerin’ merkezden tatlı tatlı desteklendiği bir diyarda, küfürden daha insani bir şey olmaz. Küfür istemiyorsanız, bu ‘mutlak çaresizliği’ merkezden uzaklaştırın."

http://www.taraf.com.tr/makale/4334.htm

neyzen' e selam küfre devam

çok gülüyorum ama gene de kınıyorum; "vermek" nedir yav :))) neyse, çok eskidendi, bir nebze hoş görülebilir. tüm kalbimle aynı hissiyatı paylaşarak neyzen' e selamlar...

bana faydası olmayan,devr-i devranın,
izzet-i ikramını sikeyim.
yansın bu ibneler,
su veren itfaiyenin hortumunu sikeyim.
deli miyim ben, mecnun gibi,
bir am yüzünden çöllere düşeyim?
verirse verir.
vermezse leyla'yı da sikeyim..

---------------------------------
orijinali de sanırım şu ola:

yürü bre ehli deve endamini göreyim,
sensiz geçen gecelerin ecdadini ......,
mecnun gibi top muyum bir .. için öleyim,
leylayi da ....... mecnunu da ........
bana yar olmayan karinin
izzetini itibarini .......,
yansin karilarin alayi
su veren itfaiyenin hortumunu ........
düsmüsüz bir orospunun belasina
koymadik diye taaa ...... ortasina,
kader böyle yazmis hatirasina
ben böyle hatiranin hikayesini ........
kerem daglari deler bir ..... ugruna
asli gitsin de ona buna vurdura
bir kari için deger mi hiç bütün bunlara
her taraf ..... dolu mala iyi vurana.
fuzuli .. pesine düstün gurbete,
.. serindir, .. derindir sifa verir millete
ye kebabi iç sarabi vur karpuz ....
bu gidisle ...... gidersin cennete.

5 Mart 2009 Perşembe

güzel insanlar

ilk kadın şevval sam'dı. bir video ile giriş yapmış olalım. gülbeyaz' dan hem de kazım'lı bir sahne.nasıl doğal her ikisi de her zamanki gibi, nasıl güzel...kazım; "maddeden ayrı ruha inansaydım eğer" "rahat uyu" derdim ama inanmıyorum. hiçbir zaman hiç gitmemişsin gibi de olmayacak. mümkün mü? ama hep saygı, sevgi ve devrimle yan yana anacağım seni...

şevval, duyarlılığınla, tam bir kadın duruşunla daha çok yaşa, çok üret e mi...

mazeret

yetiştirilecek işler vardı ve bir de tv de siyaset meydanı "bir veda havası". y. hayaloğlu öldü ya (ah ulan rıza ne geyikmiş, tekrar dinleyince daha bir anladım), işte o sebeple ahmet kaya-yusuf hayaloğlu eksenli bir program yapmışlar. daha çok ahmet kaya görüntü, şarkıları vardı ama. iğrenç,ikiyüzlü yaratıklar. bu arada kaya'nın da kemalizme,cumhuriyete,atatürk'e nağmeler düzdüğü görüntüleri izledik, aslında onun ne olmadığını hatırladık. arabesk yapıyordu adam işte, pek sevmedim müziğini hiçbir zaman. kaypaktı da.ohh be...dedim işte...suavi' nin müziği ondan daha iyi. ya da neyse ya, ne önemi var... başına gelen talihsizlik ve haksızlıktı. etnik ayrımcılığın tezahürü sonuçta. olmasaydı keşke..geçe kaldım bu gece, sabah kalkamayacağım korkarım. korkmayayım, kalkayım...kadınlardan da yarın bahsedelim ;)

( içim daralıyor bu arada :( pfff, neden böyle? "bir şey mi yapmalıyım? evden mi kaçmalıyım?"
"çok canım sıkılıyor/kuş vuralım istersen"
çığlık atmak istiyorum:aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

kadınım kadınsın kadın

tuttu gene paranoya nöbetim. aptal yerine konmaktan neden bu kadar korkuyorum bilmiyorum. oldum olası böyleyim. benim hatam değil halbuki bu. benim utanmamı, sıkılmamı gerektirecek hiçbir şey yok. inanılmaz gurur yapıyorum, kimseyle paylaşamıyorum böylesi durumları. çok canımı sıkıyor...pffff, neyse. dananın kuyruğu kopsun artık, yoruldum.

dün tesadüfen bir hemcinsimin başka bir hemcinsimle ilgili düşüncelerini öğrendim. 2 kişiyi de tanımıyorum. biri yaşça daha geneç, diğeri büyük. küçük olan bir şeye sinirlenmiş ve verip veriştiriyor diğerine. iç çamaşır tercihinden vurmuş, medeni halinden vurmuş vs. "işte klasik, kompleksli kadın tipi" dedim. çoğu kompleksli kadın böyledir. kıskandığı kadının giyim kuşamına, makyajına, saç kesim ve şekiline, cinselliği yaşama rahatlığına saldırır da saldırır. ben de saldırılan kadın gibi konu oluyorum muhtemelen sevmeyenlerimin diline. ama neden? kişiliğimden bahset; iki yüzlüyümdür, ırkçıyımdır, faşistimdir, bile isteye kötülük yapan biriyimdir, çıkarcıyımdır vs vs vs...bunlar eleştirilir, hakaret edilir bunlardan sebep ama seni hiç mi hiç ilgilendirmeyen yaşamsal tercihlerim senin nasıl konun olabiliyor? nasıl mı? tarzı ile ilgi odağı olmuştur hatun, bakan her adamın (içlerinde senin de gözüne kestirdiğin biri vardır) ilgi odağı oluyordur, sen onun gibi olamıyorsundur, işte o zaman mesele edersin bu tercihleri. rakip olarak görüyorsundur. bu iş bu kadardır. bu hastalıklı toplumun dili, aklı ile hemcinsini yargılamak neyin nesidir? bu arada sadece giyim-kuşam,saç-baş ilgi çekmez. malzeme de sağlam olmalı :)) seni asıl rahatsız eden bu olabilir mi salak hemcinsim? en kısa zamanda, senden düzinelerce çocuk, anasına bakıcılık, evde temizlik-yemek, akşamları da seni boynuzlamak için özgürlük isteyecek, seninle aynı kafada bir koca diliyorum sana! ancak bununla mutlu olursun çünkü. başka türlüsünü aklın almaz, ruhun kaldırmaz. hatun dediğin 30'una gelmeden evlenmeli, toplumun belirlediği çizgide giyinmeli, yaşamalı değil mi? ahh, ahhh...8 mart yaklaşırken kadının kadına ettiğini kimi zaman erkeğin etmediğini görünce sinirim tepeme çıkıyor. ne yok beyinli bizim cins. insan cinsi böyle gerçi. (küfürler vardı burada, silsim, evet :) )böyle insanlar da uzak dursun benden. ne olur tesadüfen de olsa karşıma çıkmasın ne kendileri ne fikirleri. hele bir de kendini solda konumlandırdıklarını söyleyenler... sıçtınız mücadelenin de içine. gerizekalı, geleneksel, feodal denyolar! ahahahah, çok eğlendim. oh beeee.... 

"tamamen hasta bir toplumla uyumlu yaşamak,sağlıklı olmak değildir." budur.
neyse, geçelim...başlıkta "kadınım kadınsın kadın" dedim. hemcinsim olmalarından gurur duyduğum kadınlardan bahsedeceğim 8 mart' a kadar. ilk aklıma gelen: şevval sam :) şimdilik burada bitiriyorum. yemeğe bakacağım, gece şevval'den başlayarak kadın gibi kadınlardan bahsedeceğim. erkek aklı ile düşünenlerden asla değil ;)

4 Mart 2009 Çarşamba

yabancı

en yakın yabancı sendin,
daha sürülmemişken ışığın biberi
yaramıza,
yaslanırken boşlukta duran bir merdivene
henüz.

güzdü sonsuz bir çöle takılan bakışımız,
ilkyaz derken -kışı gözden kaçıran
yüzlerce eller yukarı, saygı duruşlarımız
en güçsüz kollarla-

çözüldü aşkın zarif ilmeği
bulandı aynalar duruluğu.
çok gizli bir doğru gecenin toyluğunda
bilmedik çekenin yanlış bir uzaklık
olduğunu...

yabancıların en yakınıydın sen!

nilgün marmara
şu resimleri dilediğim gibi yerleştirmeyi beceremedim bir türlü. buna da şaşmamak gerek gerçi :)) en kısa zamanda öğrenilecek yolu!













duş aldım yaklaşık 1 saat önce. aklımca dedektiflik yaparken gene olmadık "bulgu"lara (ahahey) ulaştım. tastamam benim hayal ürünüm de olabilir, ki kuvvetle muhtemel öyledir, kalbim duracak sandım. beyne kan sıçraması nedir, iyi biliyorum bu arada. sıçradı. bir gün babaannem gibi beyin kanamasından öleceğim ben de. üstelik bu çok uzak bir gelecekte de olmayacak. tıpkı babaanneme olduğu gibi. duşta iken, saçımı şampuanlamıştım, ağzım yüüzm köpük, birden gözümü açtım hangi akla hizmet yaptıysam bunu...yandı tabii gözlerim. aklıma hemen "siz hiç sabunluyken ağladınız mı" dizesi geldi ve oturup ağlamaya başladım küvette hüngür hüngür! böyle olsa çok dramatik, çok tutunamayan, çok artist olurdu biliyorum ama maalesef ağlamadım. zira antidepresan kullanıyorum ve mal gibiyim. aklıma o dize geldi, sonra "bunu 'küvete oturup ağladım' şeklinde yazsam ne acayip olur haa" diye düşündüm ve bol suyla yüzümü durulayıp yıkanmaya devam ettim. peki göğüs kafesimdeki ağlama hissi geçti mi ya da yumruk yemiş hissi? hayır! biraz daha yazdıktan sonra hafifleyeceğini hissediyorum ama.

birbirine benzer şekilde geçiyor günler. belki ufak tefek değişiklikler de oluyordur ama fark edebilecek durumda değilim. o kadar kendime döndüm ki gene...daha çok film izliyorum ama. uyumadan birkaç sayfa okumayı da ihmal etmiyorum. genel olarak daha iyiyim yani ama tam iyi olmak için biraz daha zamana ve bazı konuları (!) netleştirmeye ihtiyaç var. paranoyak bir insanım ziyadesi ile ama yetmiyormuş gibi gelişmeler de aptal bir boyuta evrilince kötü senaryoların bini bir para. aptal yerine konmaktan korkuyorum, incinmekten de...çok yoruldum, çok sıkıldım :( bir yığın soru üretip bunlara cevap aramaktan bıktım. kestirip atmalı mı ne? sen bilirsin :)

neyse, 8 mart geliyor canlar! emekçisi, öğrencisi, sadece evinde çalışanı ile tüm kadınların günü geliyor. clara zetkinler e, rosa luxemburglar a binlerce selam olsun...

"1922’de Zetkin’in önerisiyle Lenin 8 Mart’ı “Uluslararası Kadın Günü” ve tatil ilan etti"

elbette alanda olacağım pazar günü.

bir başka mesele: kottaşla-ma! A. söyledi; 2 kişi daha ölmüş geçenlerde silikozis hastası işçilerden. lanet olsun bu sisteme...dayanışma etkinliği varmış önümüzdeki hafta silikozis hastası işçilerle. ona da mutlaka gidilecek!